>dene-n-me yazısı

>TDK:
rencide :
İncinmiş, kalbi kırılmış.

Neden kırılmış, kim kırmış?
Ne bileyim ben, sorma şu anda hiçbirşey.
Rencideli kalbimden beynime giden hat kopmuşsa, haberleşmekten çok, haberleşememenin adı olabilir gel-gitler ancak!
Gel-git…. “Git-gel” demiyorum, “gel-git” diyorum anladın mı? Çok zıt.
Kim bilir? Alışılmışın tapusudur belki de deyimin yerleşkesi. Gidip-gelme halleri… paça altından tırmanan buğday başağının aynı yerden çıkarılması mümkün mü? Git-geller öyle bir şey, gidip dönmelerin engelleri aşılmaz.

Büyük “R” ile rencide hem de! Yani şu an. “Gel-git” hali.
Hani var ya?
Ne kadar yükseğe kaldırılırsanız, oradan yere doğru atıldığınızda o kadar rencidesiniz.
( o kadar incinirsiniz). Fizik yasasının, ruh yasasına katkısı.…

Ne olur, çok sorma bana ve rencideye aitlerimden!
Cevap veremem şu anda. ve şu anda…. Yani hiçbir anda ve hiçbir zamanda..

“Çok sevmeyeceksin,
O seni az severse…” demeyeceğim Can Baba gibi.
Çok sevilmeyeceksin, çok yüksekten bırakılırsan bir gün, incinirsin.
O belki farkında olmayacaktır yüksekten usulca, yere doğru kaydığının. Ama kayacaksın, çünkü, yayın ve civataların gevşetilmiştir biraz da olsa. En azından ısıdan…
Bir milim yol almışsanız bile, bir ağırlığınız vardır ivme yasasına bağımlı olarak… O’nun yüreğinde ve yer çekimine doğru istikamettesiniz artık. Tutamazsınız o kımıldanışın ağırlığını, zaptedemezsiniz boşluktayken. İlla ki yere çakılmalı bir kez. İncinmelisiniz sonuçta ve rencide… çok sevmeye devam edeceksiniz, zararı yok, çekim yasası sevginize onarılma hakkı tanımıştır, kullanır kullanımaz O bilir. Ama bu hak bir kapıdır en azından.
Her yanınız sadece et ve kemik parçasından ibaret olsa, birkaç pansumanla birkaç zaman üstesinden gelebilirsiniz rencidenin.
Gelgör ki, rencideler başka türlü kanar!

Şu an ve başka an olduğunda bile nasıl hissedebileceğimin dahi farkında değilim inan.
Çok incindim! Çok mu? Ne kadar çok? Valla ne kadarını ölçebilecek yetenekten yoksun olduğum kadar. Çok işte… Daha sonra kalbimden beynime giden yolda hız limitimin dahi ne olduğunu asla kestiremeyeceğim şu anda. Anladın mı? Yani şu anda… şu….

Türk Dil Kurumuna bıyık altından (o da yok burnumda ama olsun, öyle say) bir gülümseme fırlatabilirim belki şu yoklukta. “rencide” . adeta ince-hassas bir akort gibi geldi bu pozisyona bu sözcük, rencide.
TDK nedenler niçinler üzerinde durmuyormuş duyduğuma göre.
Durmazsa durmasın!
Umrumdaydı sanki!
Şu anda, yani şu anda umrumda rencideden başka kontenjan kalmamış ki. Sınavsız sorgusuz, tek başına…

En iddialı saydığınız “kişilik-kimlik omurganızın” ortasına ardı ardına tekme yediğiniz oldu mu hiç? En iddialı, yani en sağlam, yani en tavizsiz, yani en emek verdiğiniz,
yani biraz ansızın gibi, öyle olmasa da, seyrinizin rotası belliyken doğrultunuzun, bükülme hali ve en sev-il-diğiniz tarafından!!!
Yok canım, çok yükseğe çık-artıl-mayın demiyorum, rencideye karşı hazır bir refleksiniz olsun diyorum, yani paraşüt gibi bir şey….

15 Yorum

  1. >Sevgili Tomurcuk,evet, insanın egosu yükselmeyi kışkırtıyor, haklısın. Ama her yükselişin önlemi var değil mi. Ya psikolojimizi muhtemel düşüşe hazırlamalıyız ya da en sağlıklı paraşüt…İşin bir başka yanı da şüphenin keyfe sekte vuracağı endişesi.Şöyle mi diyelim:Yükselten sevgiliyse, atın ölümü arpadan olsun:)) Yorumun biraz farklı düşünmemi sağladı.tomurcuklar sonbaharda açmazdı ama:))Kendime iyi bakacağım,Teşekkürler.

  2. >Pilotlardan yükseklik korkuları olduğunu hiç duydunuz mu? Ben bizzat birkaçının ağzından duydum. 5. Kat balkonundan bakamadıkları halde binlerce feet yükselebilmenin cesaretini taşıyorlar.Bu kadar yükselmeyi insan kendisi istiyor maalesef bir gün düşebileceğini bile bile…Yükselirken yaşanan heyecan, mutluluk, kendini iyileştirme duygusu yere çakılmanın acısını hafifletiyor mu bilmem!Yazılarınızı özlemişim sevgili Zihni. Kendinize dikkat edin 🙂

  3. >Dişi Geyik,Seyrin rotası bazen nikah masasında "yasa" ciddiyetinde sarar benlikleri. İnce bir çizgide, çevredekilerin bakış kırbaçları altında ilerlemektesiniz hayatın finish noktasına doğru. İşte, o ince çizgi üzerinde yapılan salınımlardır "aykırılıklar". O dar alanda Rencide çalgını olmadan ilerleyebilmek için cambaz enerjisi tüketmelisiniz diyor statükoculuk. Oysa evrenin boşluğunda birer gezegen gibi hissetmelisiniz kendinizi. Hoş geldiniz, katkınız için teşekkürler.

  4. >Seyrin rotasının belli olması ; Tecrübeyle sabittir ki önceden görülebilirliği yada tahmini mümkün olmayan bir şey gerçekte.Biz sadece umarak uyanıyoruz bir sonraki güne ve o bize sadece istediğini veriyor.Onun istediğiyle bizim umduğumuzun birbiriyle kesişmesiyse tamamen şansa kalmış.Onun tanımıysa kişinin inancına göre değişiyor.Yaşamak oyalanmak demek ,ama bir insanla ama bir işle ,bir şekilde oyalanmak .Benim fikrim insanla olan oyalanmayı seçmek incinmeye en büyük nedendir.Başka insanların yörüngede olması normal ama odak noktası olmaması gerekiyor yaralanmamak için.Düşmeden ,kalkmadan ,doya doya yaşamadan ne anlamı var diyebilirsiniz yada yaşadığımı hissetmiyorum diyebilirsiniz.Öyle zamanlar geliyorki kabuk bağlamış olanlarda dahil hepsi bir anda sızlamaya başlıyor.Yaralar onmaz , izi kalır.İncinmemek için ,kıymetli bir kolye gibi boynuna takacaksın insanı.Çok yorar , uyutmaz ,ağır gelirse , çıkarıp boynundan bir köşede sadece anı olarak saklayabilmek için …

  5. >Eda Sevim PAKSOYBalaban Özel EğitimÇetinemeç Bulv. 8.cad. no :32/5 Dikmen / ANKARATelefon : 0312 473 44 66 begin_of_the_skype_highlighting 0312 473 44 66 end_of_the_skype_highlighting 0312 473 44 66 begin_of_the_skype_highlighting 0312 473 44 66 end_of_the_skype_highlightingFax : 0312 472 38 64Mns : balabanbasvuru@hotmail.com Msn : edasevimpaksoy@hotmail.com 23 Eylül 2008 Salı tarihinde Gamze Bilgiç yazdı:Merhaba, ben Ankara'dan Gamze. Yaşım 17.Babamı 2 yaşındayken kaybettim.Babamdan kalan emekli maaşımızla geçiniyoruz.Bundan 2 yıl önce kan kanserine yakalandım.Sanırım ölüme yaklaştıkça dünyaya olan özlemim dahada artıyor..Yeşil kartlı olduğum için birçok sağlık gideri karşılanırken,bazı ilaçların yeşil kart kapsamına girmemesi ve diğer sağlık giderleri,annemi zor durumda bıraktı. Doktorlar, iyi bir tedavi ile kurtulmaşansının bulunduğunu belirttiler. Çesitli kuruluslar tedavim için yardimlar yapmakta. Bazi Internet kuruluslari ileyapmis oldugum yazismalar sonucunda da, eger benim yazmis oldugume-mail 100,000 ulasirsa 100,000 dolar yardim yapacaklarini belirttiler.Sizden para pul istemiyorum sizden ricam bu maili tanidiginiz herkese göndermeniz.Şimdiye kadar bir dolu mail gönderdiniz… Lütfen bunu da gönderiniz…Size gelen bu maile sayaç eklenmiştir. Her mail gönderilişinde barkotsayacındaki sayılar gönderdiğiniz mail sayısına göre değişecektir.Zaman ayırıp okuduğunuz için teşekkür ederim.GAMZE BİLGİÇ gamze.bilgic06@gmail.com

  6. >EKEMEKÇİKIZ,BİRAZ ÖYLE gibi sanki:)linki tunele takılmış, youtobeli ilgili şarkıyı yeniden beriyorum, geç farkettim affola:)BİRAZ ÖYLE

  7. >Başkasına yetişmek için uğraştığımızdan, kendimize geç kalıyoruz sanırım!.. Ay ne bileyim ya? Yor(ul)dum ben yeter!… :))

  8. >Biraz öyle, başka deyişle, kendisini kovalaması, kovalarken, yine önünden kendisinin kaçması gibi. buruk bir panik hali

  9. >İnsanın kendisiyle bir türlü buluşamaması gibi… Mi? 🙂

  10. >Zeyno,"gel-git"te öncelik "gel" Ama "git-gel" durumunda, öncelik "git" (söz sırasında görüldüğü gibi)Ama burada yuvarlak bir durum söz konusu. Yani dairesel. Bu yüzden kendi etrafında bir dönüş ve yol alamayış durumu var. aptalca bir drum gibi:))

  11. >Geçen gün bir arkadaşa; "gel-gitler yaşadığında, giden hep oysa? Kapını tam kapatmıyorsun demektir" demiştim. Sanki ben kapatıyormuşum gibi… Sen beni çok yoruyorsun… 🙂

  12. >Asortik Krep,Çok haklısın, ruhunun patika yolunda, insanın dizlerinin bağı gevşediğinde, kulağının üzerinde ilerlenebiliyormuş:)Ama yalnızca melodiye açık olmak kaydıyla.Bazen de dediğin gibi, kendi parmaklarımızn narası bile, gitar tellerinde ifadesini bulabiliyor. Aklın yolu bir:))

  13. >EKEMEKÇİKIZ,BİRAZ ÖYLE gibi sanki:)Bir tutam şarkı ile hasta ziyaretiniz ne hoş:)

  14. >Oldu! ama en az zararla çıkmak lazım bu işten.Yani ne kaldıysa elimizde; işiten bir kulak olsun mesela müzik duymaya devam etmeli derim.Müzik duymasanızda kendi şarkınızı içinden kendiniz söyleyin bu da yeter yaşamak için.Bilene tabii.

  15. >Zihni Bey,Şarkıda ne diyor?"Sana ey canımın canı efendim,Kırıldım, küstüm, incindim, gücendim."Öyle galiba sizin durumunuz.Hay Allah!

Ya sence?